Uzun zaman önce, Aberas bir barış ve bolluk ütopyasıydı. Fakat önde gelen ülkelerin hükümdarları, zalimlik güçlerini toprakları tahrip edip insanlarını köleleştirmek için kullanarak açgözlülüğe ve hırsa kendilerini kaptırınca bu sessizlik aniden sona erdi. Aradan 300 yıl geçti ve geçen zaman içerisinde ayakta kalan eğlenceler hariç, medeni kavimlerin teknolojik kahramanlıklarının hepsi unutuldu.
Medeniyetin sonunu getiren Büyük Savaş hikayeleri, çeşitli bakış açılarından hala mevcuttur; ataları karanlık zamanlarda ayakta kalmış olan çeşitli savaşçı kabileler arasında yayılmıştır. Her ne kadar hikayeler, ülkeden diğerine farklılık gösterebilse de, her biri en az bir ortak yönü paylaşmaktadır: sonrasında gelişen gizli bir krallığın söylentili varlığı. Savaşan ulusların daha hünerli birkaç liderinin farklılıklarını bir yana bıraktıklar, keşfedilmemiş ve vahşi bir ülkede kendilerini inzivaya çektikleri söylendi. Açgözlü kardeşlerini harcamanın kaçınılmaz yıkımına arkalarını döndüler. Kendilerini savaştan ayırdılar; ve gizlice yeni bir krallık kurmaya başladılar… Sağduyu Krallığı.
Ancak bu krallık bir efsaneydi. Efsanelerin tarif ettiği gibi refah içinde, ve korku uyandırıcıydı. Bu yıkıcı savaşlardan 300 yıl sonra, yeni hükümdarlar bir zamanlar kaybedilenleri yeniden kurmaya başladılar, ve şimdi "Salon Efendileri"; Sağduyu Krallığı'nın koruyucuları olarak hizmet vermeleri için kahramanları çağırıyorlar. Salon Efendileri olarak hizmet verecek kadar cesur olanlara savaşçılar ordusuna, yeni dönemin mesajını iletmeleri ve kaybolan bilgilerin değer biçilemez sanat eserlerini araştırmak üzere vahşilik diyarına götürmede liderlik yapmaları görevi verildi. Ancak bu görevin başlatılmasıyla, birçok Sağduyu Ülkesi efendisi, hayatta kalanların sadece kendileri olmadığını kavramaya başladı… 300 yıl önce yıkımın katalizörü görevini gören karanlık güç, hala pusuda bekliyor. Filizleniyor; kontrolü, şeytanın arzularına boyun eğenlerin iradeleri üzerinde hala kuvvetli. Görev önemli. Hakkaniyet bayrağı altında birleşme. Ancak o zaman, Sağduyu insanlarına barış ve refah geri gelebilir.
Medeniyetin sonunu getiren Büyük Savaş hikayeleri, çeşitli bakış açılarından hala mevcuttur; ataları karanlık zamanlarda ayakta kalmış olan çeşitli savaşçı kabileler arasında yayılmıştır. Her ne kadar hikayeler, ülkeden diğerine farklılık gösterebilse de, her biri en az bir ortak yönü paylaşmaktadır: sonrasında gelişen gizli bir krallığın söylentili varlığı. Savaşan ulusların daha hünerli birkaç liderinin farklılıklarını bir yana bıraktıklar, keşfedilmemiş ve vahşi bir ülkede kendilerini inzivaya çektikleri söylendi. Açgözlü kardeşlerini harcamanın kaçınılmaz yıkımına arkalarını döndüler. Kendilerini savaştan ayırdılar; ve gizlice yeni bir krallık kurmaya başladılar… Sağduyu Krallığı.
Ancak bu krallık bir efsaneydi. Efsanelerin tarif ettiği gibi refah içinde, ve korku uyandırıcıydı. Bu yıkıcı savaşlardan 300 yıl sonra, yeni hükümdarlar bir zamanlar kaybedilenleri yeniden kurmaya başladılar, ve şimdi "Salon Efendileri"; Sağduyu Krallığı'nın koruyucuları olarak hizmet vermeleri için kahramanları çağırıyorlar. Salon Efendileri olarak hizmet verecek kadar cesur olanlara savaşçılar ordusuna, yeni dönemin mesajını iletmeleri ve kaybolan bilgilerin değer biçilemez sanat eserlerini araştırmak üzere vahşilik diyarına götürmede liderlik yapmaları görevi verildi. Ancak bu görevin başlatılmasıyla, birçok Sağduyu Ülkesi efendisi, hayatta kalanların sadece kendileri olmadığını kavramaya başladı… 300 yıl önce yıkımın katalizörü görevini gören karanlık güç, hala pusuda bekliyor. Filizleniyor; kontrolü, şeytanın arzularına boyun eğenlerin iradeleri üzerinde hala kuvvetli. Görev önemli. Hakkaniyet bayrağı altında birleşme. Ancak o zaman, Sağduyu insanlarına barış ve refah geri gelebilir.